CEMİL SABRİ UZUNÖMEROĞLU’NDAN BİR GAZEL (*)

  • 19.05.2020 14:42
  • Okunma: 729 kez

01 Mart 2012 19:01 

Gazel denilince, aklınıza hemen Divan Edebiyatı geliyor, değil mi?


Haklısınız!


Peki, günümüzde de Gazel yazan şair yok mu?


Az da olsa var tabi ki.


Bunlardan biri de, 1924 yılında Görele’nin Kuşçulu köyünde doğmuş bir şairimiz; Cemil Sabri Uzunömeroğlu.


Değerli Hayrettin Günay hocamızın 26 Şubat 2012 tarihli Yeşilgiresun’da yayınlanan “Türküler Söyledim” başlıklı yazısından öğrendiğime göre, bir kitabı çıkmış, Cemil ağabeyin.


Kızı Güzide Uzunömeroğlu Tekeş tarafından yayına hazırlanan kitabın adı da, yazının başlığındaki gibi, “Türküler Söyledim” imiş.


Ancak bu kitap, sevgili Cemil ağabeyimi sevindirecek yerde, çok sayıda dizgi hatasından dolayı hayli de üzmüş.


Şimdi hataları tek tek ayıklayıp, “Yanlış-Doğru” cetveli hazırlıyormuş.


Ne kadar özen gösterirseniz gösterin, “sakınan göze çöp batarmış” misali, maalesef bu tür hatalar hepimizin başına geliyor.


Sevgili Güzide’yi de hayırlı evlat duyarlılığından dolayı kutluyorum.


Trabzon Erkek Lisesi’nde de öğrenim gören şairimiz, uzun yıllar Gümrük Teşkilatı’nda görev yaptıktan sonra, 1981’de Yeşilköy Yolcu Salonu Gümrük Muayene Memuru iken emekliye ayrılmıştır.


Sanatçı bir aileden (Şair, yazar, ressam, bestekar…)  gelen ve çok sayıda şiiri olan Uzunömeroğlu, aruz ve hece vezninden güzel örnekler vermiştir. 


Bunlardan biri de, 99 beyitten oluşan “Yeni Gazel”dir.


Muhterem Cemil ağabeyime kitabının hayırlı olması dileklerimle…


Sağlık ve şiir dolu daha nice yıllar temenni ediyor,  bize ayrılan sınırı aşmamak kaydıyla “Yeni Gazel”inin, günümüze en çok uyan beyitlerinden bir demet ile iki şiiri ve bir taşlamasını sunuyorum:


 


YENİ GAZEL


Ağaç şüpheye düştü dalındaki filizden


Diyor ki anlamıyor kimse melalimizden


 


Çarpık bina olundu devlet-i alimizden


Hemen anlaşılıyor perişan halimizden


(…)


Nutuklar irad  edip Kastamonu halkına


Acele şapka giydik utanıp kelimizden


(…)


Bir kenara bırakıp sadakat yeminini


Harama meylederiz bıkıp helalimizden


 


Memleketin kaderi bağlandı milli and’a


Unutup andımızı caydık yeminimizden


 


Demokrasi diyerek yırtınıp duruyoruz


Gel gör ki cop palaska düşmüyor belimizden


 


At, avrat, pusat meğer Türk’ün şiarı imiş


Onun için sarkıyor tabanca belimizden


(…)


Oynatsa parmağını iki cilveli kadın


Düşeriz peşlerine ayrılıp eşimizden


(…)


Bir dava ortalama on yedi yıl sürermiş


Daha ne beklenirdi mefluc adliyemizden


(…)


Jandarma, polis, savcı bazen sorgulasa da


Asla fire vermeyiz saygın kafilemizden


 


Yatakta değil amma ayakta uyumuşuz


Sarahatle öğrendik ihtiyar ninemizden


(…)


Profesör ünvanlı bir sürü ekonomist


Çökertti hazineyi çıkamadık krizden


 


Hovardaca harcayıp milletin parasını


Hesapsız tacir gibi olduk sermayemizden


 


Tazelemek istesek akıncı ruhumuzu


Manzumeler okuruz Yahya Kemal’imizden


 


Allah rahmet eylesin şair Ziya Paşa’ya


Yakındığı teseyyüb çıkmadı hanemizden


 


Ağladık salya sümük karışıp birbirine


Alaturka dinleyip Sayın Emel’imizden


 


Milli merasim ile kestirdik zekerini


Şikayetler dinledik Ersoy Bülent’imizden


 


Anlamak istemedik anlattığı melali


Protestolar yedik Ahmed Haşim’imizden


 


Sağlam fikir yerine etrafa bağırmayı


Kemaliyle öğrendik Namık Kemal’imizden


(…)


Kurduk otağımızı tarih sayfalarına


Okuyup bozkurtları Atsız Nihal’imizden


(…)


Yakışmaz bize artık ebedi hovardalık


Feyiz aldıktan sonra Faruk Nafiz’imizden


(…)


Okuduk ağlayarak ağaç kasidesini


Bakıp boz tepelere Nihat Halil’imizden


(…)


Beğendik Fransız’ın şarap koklamasını


Öğrenip usulünü bay Orhan Veli’mizden


(…)


Arıtmak hevesine kapıldık dinimizi


İki mısra okuyup Mehmet Akif’imizden


 


Hayrettin Günay ile Özcan Temel olmasa


Kim haberdar olurdu söylesenize bizden


(…)


Trolle, dinamitle kazıdık köklerini


Mezgit bile çıkmıyor şimdi Karadeniz’den


(…)


Etrafına bakıp da karamsar olma Cemil


Elbet bir dara çıkar aziz milletimizden


 


Yine uyuduk diyor bazı gafillerimiz


Ne zaman uyandık ki hab-ı gafletimizden


 


Yakalamak istesek batı uygarlığını


Zampara şeyi gibi kayıyor elimizden


(…)


Aldırma şu cihanın gidişatına Cemil


Hisse alanlar olur bu nev gazelimizden


 


Kitap bizim dostumuz, mürşidimiz diyoruz


Yine toplatılıyor yazık evlerimizden


 


Hak, adalet, fazilet, haysiyet, şeref, namus


Maalesef onları düşürdük cebimizden


 


Tam bize göre idi muhterem Enver Hızlan(**)


Allah selamet versin memnunduk valimizden


 


Nereden çıktı Cemil bu sözleri söylemek


Şairlik işte bu ya koptu yüreğimizden


 


(*)Giresunlu Şairler, Seyfullah Çiçek, Mamaşoğlu Yayıncılık, İstanbul, 1997, s.125-128.


(**)Görele Kuşçulu köyünden olup; Trabzon, Malatya, Kahramanmaraş, Aydın, Edirne, Sakarya ve Balıkesir Valiliği yapmıştır.


 


LİMON KABUKLARINDA


Bir inilti sezerim


Limon kabuklarında.


Hislerimi ezerim


Limon kabuklarında


 


Varsa henüz nefesim


Bir cılız nağme sesim


Çırpınıyor hevesim


Limon kabuklarında


 


Dalınca bakışlarım


Çatılıyor kaşlarım


En güzel nakışlarım


Limon kabuklarında


 


HASRET TÜRKÜSÜ


Gönül çekemiyor hasretini ah


Her gece hayalin bana yar olur


Söyler son türküyü bahçemde sabah


 


Sen mesafelerde şahane gelin


Dolaşır bahtıma duvağın, telin


Ümidler boyunca uzanır elin


Öper dudaklarım bahtiyar olur


 


Gözlemek yolunu ne çetin sanat


Çilem yumak yumak, azabım kat kat


Değişir mevsimler, hıçkırır saat


Gözyaşım bağrımda soğur kar olur.


 


DÖRTLÜKLER


Dünya bende bir sarmaşık


Kılavuzum iki yılan


Onlar birbirine aşık


Biri gerçek, biri yalan

Anahtar Kelimeler:

Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz
Yazarın Yazıları