Çocuklar oldum olası ilgimi çekerler onları gözlemlemek hareketlerini izlemek birde neşeliyseler ayrı bir zevk verir bana, Çocuklar yarınlarımızın doktorları, mühendisleri, hakimleri, savcıları, milletvekilleri, cumhurbaşkanlarıdır, kısacası bu dünya bize çocuklarımızın emanetidir, Çocuklar sevgi neredeyse oraya koşarlar bazen öğretmeni olur, bazen babaanne, dede, anneanne olur sevgi bulduğu, Anne babanın bazen şöyle davranırsan seni sevmem dediği çocuk , babaannesinin dedesinin karşılıksız sevgisiyle karşılaşır tabi bu çocuğa eşi bulunmaz bir zevk verir, kim istemez sevilmeyi hem de hiçbir karşılık beklemeden.
Onların dünyasına ne kadar sevgi yükleyebiliyoruz? Onlarla ne kadar oynayabiliyoruz? Ne zaman çocuğumuzla oynamaya başladığımızda önce yorulan çocuğumuz oldu, ne zaman baba ben daha oynamak istemiyorum sen oyna dedi? Yoksa hep yorgun olduğumuzu öne sürerek onunla oynamaktan kaçtık mı?
Sevgiden şefkatten yoksun büyüyen nesiller yarınlarımız için psikolojisi bozuk bir baba, çocuğuna yeteri kadar sevgi gösteremeyen bir anne demektir.
Yoksa onları şefkat dolu kollarımız yerine saçma televizyon dizilerine veya internete mi emanet ediyoruz, yoksa cebine koyduğumuz ihtiyacından çok fazla paraya mı?
Bir işimiz olduğunda yakınlarımıza bile bırakmaya kıyamadığımız çocuklarımızı o sihirli dizilere nasıl emanet ediyoruz.
Elektronik postama gelen ve beni çok etkileyen bir maili sizlerle paylaşmak istiyorum,
Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken buldu... çocuk babasına, ''baba bir saat de ne kadar para kazanıyorsun?'' diye sordu.
Zaten yorgun gelen adam ''Bu senin işin değil'' diye cevap verdi... bunun üzerine çocuk, '' Babacığım lütfen, bilmek istiyorum'' diye üsteledi... Adam , illa bilmek istiyorsan, 20 lira deyip yürüdü...
Bunun üzerine çocuk arkasından '' peki bana 10 lira borç verir misin?'' diye seslendi. Adam duraklayıp benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok... hadi derhal odana git ve kapını kapa'' diye seslendi.
Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı adam sinirli sinirli, ''bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder diye düşündü.
Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü. Belki de gerçekten lazımdı... çocuğun odasına çıktı... yatağında olan çocuğuna '' uyuyor musun? '' diye sordu... çocuk, ''Hayır'' diye cevap verdi...
''Al bakalım istediğin 10 lirayı sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim..." çocuk sevinçle haykırdı,"teşekkürler babacığım..."
Sonra yastığın altından diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı... sonra hepsini babasına uzattı:
"İşte sana 20 lira, bir saatini benimle geçirir misin?"
Gelin çocuklarımıza doyasıya sarılalım... onları öpüp koklayalım... en önemlisi kulaklarına sevgimizi fısıldayalım.
Not : Çocuğumuz ve genç nesil için zararlı bulduğumuz bütün programları lütfen şikayet edelim Alo Rütük 178
Saygı ve sevgilerimle
Anahtar Kelimeler: Niyazi Bilir
Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?